24 Mart 1882’de Dr. Robert Koch’un vereme sebep olan bakteriyi keşfettiğini duyurarak hastalığın tanı ve tedavisinin önünü açması sebebiyle her yıl 24 Mart günü “Dünya Tüberküloz Günü” olarak anılır. Bugünü anmanın amacı önlenebilir ve tedavi edilebilir bir enfeksiyon olmasına rağmen hala tüberkülozun dünya genelinde en çok ölüme sebep olan epidemik enfeksiyöz hastalık olduğunu hatırlatmak ve bu tahrip edici hastalığı engellemek, tanı koymak ve tedavi etmek için gerekli önlemleri alma konusunda toplumda farkındalığı artırmaktır.
Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre 2016 yılına göre %1,8’lik bir azalma ile 2017 yılında dünyada yaklaşık 10 milyon tüberküloz vakası raporlanmıştır. Yine 2016 yılına göre %3,9 azalma ile 2017 yılında 1,57 milyon kişi tüberküloz sebebi ile ölmüştür. Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri tüberküloz basili ile enfektedir. Bu kişilerin %10’unda, hayatlarının bir döneminde, TB hastalığının ortaya çıkması beklenmektedir. Dünyada HIV/AIDS enfeksiyonunun artması da küresel TB tehdidini artırmaktadır. Her gün, 30.000 kişi tüberküloza yakalanmakta ve 4500 kişi tüberkülozdan ölmektedir. Dünyada, küresel çabalarla, 2000 yılından bu yana 54 milyon kişinin hayatı kurtarılmış ve tüberküloz %42 oranında azaltılmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 2019 yılı Dünya Tüberküloz Günü teması "Zamanı Geldi - It’s time” olarak belirlenmiştir. DSÖ 2015 yılı sonrasında atılacak adımları belirleyerek Küresel Tüberkülozu Bitirme Stratejisini ve DSÖ Avrupa Bölgesi Tüberküloz Eylem Planı 2016-2020’yi uygulamaya koymuştur. 2030 yılına kadar tüm dünyada TB insidansının %90 azaltılması hedeflenmiştir.
Ülkemizde de Tüberküloz hasta sayısı her yıl yaklaşık %4-5 oranında azalmaktadır. Tüberküloz insidansı yüz binde 29,4’den yüz binde 14,6’ya düşmüştür. Bu oranın daha da azalması için özellikle “latent tüberküloz” vakalarının saptanması ve tedavi edilmesi önemlidir. Latent tüberküloz vakaları vücutlarında az sayıda tüberküloz basilini bulunduran fakat bağışıklık sistemi tarafından kontrol altında olduğu için herhangibir semptom vermeyen dolayısıyla enfeksiyonu yaymayan fakat reaktivasyon ile tüberküloz hastası olma potansiyeli bulunan kişilerdir. Özellikle latent tüberküloz hastalarını saptamak için tüberkülin deri testi (PPD) veya laboratuvar testi olarak Quantiferon Plus testi yapılmaktadır. Aktif tüberküloz hastalığı için kesin tanı bakteriyolojik olarak örnekten aside dirençli boyama ile basil aranması ve tüberküloz kültürü ile PCR ile M.tuberculosis DNA arama yöntemleri kullanılarak yapılmaktadır. Tüberküloz basili üredikten sonra da direnç durumunu belirlemek ve uygun tedaviyi şekillendirmek için tüberküloz ilaç duyarlılık testi yapılmaktadır.
Ülkemizde 2006 yılından beri tüberküloz tedavisinde Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulanmaktadır. DGT; hastanın ilaçlarını doğru ve tam olarak içtiğinden emin olabilmek için her doz ilacın bir sağlık personelinin veya başka bir görevlinin gözetiminde içirilmesidir. DGT Verem Savaş Dispanserleri, Aile Sağlığı Merkezleri vb. sağlık kuruluşlarında veya hastaların evlerine gidilerek uygulanabilmektedir. İletişim teknolojilerindeki gelişmelerden faydalanmak ve hasta uyumunu artırmak amacıyla video DGT uygulaması ülkemizde uygulanmaya başlanmıştır.