SUNUŞ

"Dünyada hiçbir ulusun kadını; ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, ulusumu kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez…"

Mustafa Kemal Atatürk

Bu yılki takvimimizin konusu olarak, Cumhuriyetimizin ilanının 100. yılına yaklaşırken kadın erkek eşitliği, kadınların kurumsal alanda yer almasına karşı "hâkimiyet ve itaat'' arasındaki denge kavramında yaşanan tereddütler nedeniyle "Meşrutiyetten Cumhuriyet'e Yön Veren Kadınlarımız''ı sizlere tanıtmayı ve çabalarını aktarmayı hedefledik. Genel olarak "kadın hakları" adı altında değerlendirilen çabalar, "Cumhuriyet" rejimi kavramının yerleşmesini ve kabulünü sağlayan etkinliklerin başında gelir.

Laik Cumhuriyet "Türk" inkılabının siyasal kimliği, devletimizin yönetim biçimidir. Halk kadın erkek hepimizin oluşturduğu bir topluluktur ve bu nedenle de kadınlar da en az erkekler kadar birey olma, seçme, seçilme, temsil etme haklarına sahiptir. Laik cumhuriyetin kabulü, yerleşmesi ve gelişmesi; kadının kendini keşfi, kamusal alanda yer alması ve özgürlüklerine sahip çıkması ile mümkün olabilmiştir.

Orhun kitabelerinde, Göktürkler'in yönetim biçiminde kadına verilen değer "Devleti idare eden Han, devleti bilen Hatun'' söylemi ile şekillenmiş, emirnamelerin "Han ve Hatun emreder'' şeklinde başlaması gerekliliğinin vurgulandığı gözlenmiştir (1) Göktürklerin bu yönetim anlayışında yer alan kadının erkek ile eşit birey olma vasfı, Türklerin İslam dinini kabul etmelerinden sonra, zamanla derinleşerek kaybedilmiştir.

Cumhuriyet'e giden yolda kadın hakları kavramında, son 50 yıllık süreçte uğradığı değişiklik düzeyini dikkat çekici bir kayıtla belgelemek isterim: II. Mahmut Rusların her savaşta Osmanlıyı yeniş sebeplerini incelemek için eniştesi Damat Amiral Halil Paşa'yı Rusya'ya gönderir (1830). Halil Paşa raporunda; "Sultanım, bizde şehirlerde kadın kafesin arkasındadır, erkek meydandadır. Köylerde ise kadın tarladadır, erkek kahvelerdedir. Yani bizim nüfusumuz milli hayatta daima yarımdır, tam değildir. Avrupa'da ise kadın da, erkek de genel yaşam içinde kıymettirler. Ve her ikisi birleşerek Millet'i teşkil ediyorlar. Bizler önce bu ayrı iki yarımdan bir tam çıkarmaya mecburuz."(2) diye belirtir.

Türk kadınının birey olma-kamusal alanda yer alma-erkeklerle eşit haklarını geri kazanmasına yönelik, ferdi çabalar dışında, topluma yönelik aktiviteleri ancak Kırım Savaşı sonrası KANUN-i ESAS-İ'nin kabulünden (1876) sonra başlar.

İstiklal savaşında erkeklerle birlikte cephede ve cephe gerisinde savaşarak mücadeleye yönelik organizasyonlarda ruh bulur ve Laik Cumhuriyet'in kuruluşu sırasında da masada olma arzusu "Kaldırımdan seyretmeyeceğiz'' sözleri ile haykırışa dönüşür (3). Kadınlar 1934' de seçme ve seçilme hakkıyla beraber, beşinci Meclis' te 17 milletvekiliyle yer alırlar.

Bugün kadınlarımız uluslararası platformlar dahil gönüllü olarak sivil ve kamu kuruluşlarında, sanatta, edebiyatta, sporda, devlet ve hükümet yönetiminde yer almaktadırlar. Bugün kadınlarımız kamusal ve sivil alanda birçok batı ülkesinden aşağı kalmayan oranda yer almakta, bazıları ise konularına ilkleri temsil etmektedir. Bu gelişmişliğe rağmen, 'Kadın Hakları' ile 'Hakimiyet ve İtaat' arasında hukuksal zeminde bile ilişki kurulmaya çalışılmasının, kadına yönelik 'Şiddet'in önüne geçilmesine engel olduğunu düşünüyorum. Toplumda mevcut hatta, hukuksal kararlarda bile hafifletici sebep sayılabilen 'hâkimiyet ve itaat' kavramlarının eşler arasında karşılığının sevgi ve saygıya dönüşmesi, değer kavramlarımıza yansıması, toplumsal eğitim düzeyimize yani genel kültürümüze bağlıdır.

Cumhuriyet öncesi başlayan ve halen devam eden sosyal, kültürel, sanatsal, siyasi ve bilimsel alanlardaki kadın hareketlerinin öncülerinden olan ve bu nedenle Cumhuriyet'e yön veren ve sahip çıkan kadınlar takvim serimizde;

2017 yılı için; Tanzimat döneminden Cumhuriyet'in ilanına kadar "kadın haklarını arayanlar ve kullananlar",

2018 yılı için; İstiklal Savaşı'na, Cumhuriyet'in kuruluşuna ve tek parti dönemine hayat veren kadınlar,

2019 yılı için; Çok partili dönemden günümüze kadar olan zaman dilimlerinde topluma sosyal, kültürel, sanatsal ve bilimsel yönden yön veren cumhuriyet rejiminin güçlenmesine katkısı olan kadınlarımıza ayırmayı planladık.

Dr. Yahya Rauf LALELİ
Kasım 2016

(1)Türkiye'de Kadının Dünü ve Bugünü:  E.Doğramacı (Prof. Dr.), İş Bankası Yayınları, 1992 
(2)
http://www.ulugbay.com/blog_hikmet H.Uluğbay- Sultan Abdülaziz'in Avrupa Seyahati

(3) Bir Cumhuriyet Kadını- Şükufe Nihal, yazar Hülya Argunşah, Timaş Yayınları, 2011